Türk Kahvesi

Kahve sudan sonra dünyada en çok tüketilen ikinci üründür ve ticareti en çok yapılan ikinci ürün olması sebebiyle her coğrafyaya göre farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar kahvenin yetiştiği coğrafyaya, kahve çekirdeğinin işlenmesinden yapımına kadar ciddi farklılıklar göstermektedir. Bu da coğrafyalara göre farklı tatlar ve lezzetlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Türkiye, coğrafi konum olarak Asya ve Avrupa arasında bir konumda olduğu için bünyesinde pek çok farklı kahve kültürlerini barındırdığı gibi kendine has kahve demleme tekniklerinide geliştirmiş bir ülkedir. Türk insanının damağıda kahve konusunda oldukça gelişmiştir. Bu yazımıza öncelikle Türk kahvesi hakkında bilgiler vererek başlayalım;

Türk kahvesi ilk olarak Osmanlı döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından ülkemize İstanbul'a getirilmiştir. Kaynatılarak hazırlanan tek kahve türüdür ve tercih edilen bardak ve köpük sayesinde çok uzun süre sıcak kalabilen kahveler arasındadır. Türk kahvesi günde 1-2 kere tüketildiği takdirde depreson, parkinson, alzheimer gibi hastalıklara karşı hafızanın güçlendiğine inanılmaktadır. Bunların yanı sıra Türk Kahvesinin migren ve baş ağrılarına da iyi geldiği düşünülmektedir. Türk kahvesi, sadece bir içecek olmanın ötesinde pişirme ve sunum gibi kendine has özellikleriyle dikkat çeken bir kültürel miras olarak kabul edilir. Bu eşsiz Türk kahvesi kültürü ve geleneği ise 2013 yılından bu yana İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde yer alır. Kahve çekirdeklerinin seçilmesinden öğütülmesine, pişirilmesinden sunulmasına kadar her aşamada dikkat ve özen gerektiren bu süreç, nesilden nesile aktarılan bir bilgi ve beceri birikimini de yansıtır. Tüm bu özellikleri ile Türk Kahvesi UNESCO koruması altında olan çok özel bir kahvedir. Lezzetli Türk Kahvesini Beylikdüzü La Garda Restoran'da sıcak ve taze olarak denemenizi tavsiye ederiz. Özel işlenmiş çekirdekler ile usülüne uygun pişirilme tekniği ile kesinlikle memnun kalacaksınız.